Resim sanatçısı Mehmet Sinan Kuran'ın "Sabahları Aç Karnına" adlı kitabı...insanın kendi kendini en yalın şekilde "incelemesi" üzerine...
Yazar, kendi deneyimlerini de paylaşırken, okuyanı da kendini sorgulamaya itiyor...aslında kendi resimlerindeki sembolleri bu kitabına da taşıyarak resim ile edebiyatı bir araya getirmiş...bu çok zengin bir sunum.
Büyük şans değil mi? Gözünüzle gördüğünüzün kelimelere dökülmüş halini "okumak", okurken de "düşünmek" , kitabı okurken adeta " boş boş bakma, sorgula" fısıltısını duyuyorsunuz.
Gerçekten! İlginç bir okuma deneyimi oldu. Yazarın deneyimlediği hayatın sanki sınırları yok ve sizi de o sınırsız inceleme alanına alıveriyor. Sıkı dilbilgisi ve edebiyat normları takipçilerini biraz da zorlayarak aslında nasıl da güncel ve bir fincan kahve yanı sıcak bir sohbete dönüştürüyorüyor
Kitaptan bir sayfa...
Süpermen diilim. Garip güçlerim yok.
Köprüden düşen otobüsü yakalayıp tekrar yerine koyamıyorum. Aslında sizden en ufak bir farkım da yok. Sizden daha farklı şeyler çiziyorum, biraz daha geniş hayal gücüm var, ağzım fazla laf yapıyor diye sizden üstün falan diilim. Zaten kimse kimseden farklı diil.Bu üstünlük, en başarılı olmak, birincilik vesaire saçmalıkları bizim uydurduğumuz șeyler. Biri birinden daha iyi yemek yapıyorsa, öbürü de ahşabı keserek dolap yapabiliyo. Biri güzel ekmek yapabiliyor, bir diğeri sebze yetiştirebiliyor.
Daha hızlı yüzebiliyor diye kimse tanrı ya da tanrıça diil...Platon: bir kasabayı oluşturabilmek için farklı yapıda insanlara ihtiyaç var demiş...
