Gönüllü Yazar/Paylaşımcı - Leyla İrten


 

Sanat Şehri Antalya Rotası için; TAKIM OYUNU demişken, Yerel Yönetimlerin ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Rolü

Hepimizin her sohbetimizde değindiğimiz gibi; Antalya, sahip olduğu tarihi miras, doğal güzellikler ve kültürel zenginliklerle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önemli turizm merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ancak bir şehrin kültürel kimliğinin korunması, geliştirilmesi ve turizmle uyum içinde ilerlemesi, yalnızca doğal güzelliklerine değil, aynı zamanda güçlü yerel yönetim iş birliklerine de bağlı değil midir?

Bir gönüllü sanat paylaşımcısı olarak bu sohbet yazımda; Antalya’nın beş merkez ilçesinin kültür ve sosyal işler yöneticileri ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu konudaki üst düzey yetkilileri ile kaleme aldığım sohbet yazılarının ışığında, şehrin kültürel yapısının nasıl şekillendiğini ve bu sürecin bir şekilde merkezindeki İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün rolünü anlamaya çalışıyorum. Yerel yönetimler ile Müdürlük arasındaki iş birliklerinin şehir için nasıl bir değer yarattığını irdelerken, ortak projelerin sürdürülebilirliği ve geleceğe dair vizyonlarını da ele alacağız. Kültürün/Sanatın yerelden genele uzanan bu dinamik serüveninde, hangi adımlar atılıyor ve Antalya’nın kültürel geleceği nasıl şekilleniyor?

Antalya’nın İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu ile daha önce “Kültür Yolu” Festivali üzerine sohbet etmiştik.

Bugün ise, şehirde kültür/sanat adına daha geniş bir açıdan görüş alışverişi yapacağız.

Candemir Bey, “İl Kültür ve Turizm Müdürü” görev tarifi detaylı şekilde aşağıdaki bağlantıda bulunmakta. Geniş görev tarifinizi kapsadığı ve güncel hayattaki uygulamalarla kültüre/sanata/vatandaşa değer başlıklardan seçerek ilerlemek istiyorum. https://teftis.ktb.gov.tr/yazdir?9342733606F660630BFDB48C6AF8577E

 

Genel Kültürel ve Turistik Politikalar Üzerine
- Şehrin turizm vizyonu nedir ve önümüzdeki yıllara dair hedefleriniz nelerdir?

Antalya, geçtiğimiz yıl 17,2 milyon ziyaretçi ağırlayarak tarihinin en yüksek turist sayısına ulaştı. Şehrimiz adına önemli bir eşikti. 2025 sezonunda hedeflerimizden biri, bu başarının üzerine çıkmak. Ancak asıl önceliğimiz, yakalanan ivmeyi daha nitelikli ve sürdürülebilir bir yapıya taşımak.

Turizmi 12 aya yaymak, çeşitlendirmek ve kültürle daha dengeli biçimde buluşturmak, önceliklerimiz arasında. Sadece deniz-kum-güneş değil; gastronomiden kültürel mirasa, doğa ve spor turizminden etkinlik temelli ziyaretlere kadar her alanda Antalya’yı daha güçlü bir destinasyon haline getirmek istiyoruz. Turist daha uzun kalsın, daha çok harcasın; ama bu süreçten yerel üretici de kazansın, bölge halkı da fayda görsün istiyoruz.

Bakanlığımızın hayata geçirdiği projeler zaten bu vizyona katkı sunuyor. Son yıllarda yoğunlaştığımız çalışmalar, şehrin kültür turizmine dair hedeflerimizin bir parçası. Mesela Bakanlığımızca başlatılan Sürdürülebilir Turizm Programı; hem doğal kaynakları ve kültürel mirası korumayı hem de turizmde kaliteyi artırmayı, yerel halkın bu süreçten daha fazla fayda görmesini hedefliyor. Antalya da bu programda öncü şehirlerden biri.

Biz Antalya’yı sadece çok ziyaret edilen bir şehir değil, kültürüyle, doğasıyla, kendine özgü hikâyesiyle hatırlanan bir marka şehir olarak konumlandırmak istiyoruz.

- Turizm Antalya'nın kültürel yapısını nasıl şekillendiriyor?

Antalya’da turizm, kültürün sadece sergilendiği değil, aynı zamanda geliştiği bir alan. Çünkü bu şehir, tarihi, çok kültürlü yapısı ve gelenekleriyle zaten kültürel bir merkez. Ziyaretçiler geldikçe şehirle etkileşime giriyor ve bu da kültürel yapının canlı kalmasını sağlıyor.

Turizm sayesinde müzelerimiz, ören yerlerimiz daha çok insana ulaşıyor. El sanatlarından mimariye, mutfak kültüründen festivallere kadar pek çok değer hem tanıtılıyor hem de güçleniyor. Etkinlikler sayesinde kültürel içerik çeşitleniyor ve uluslararası boyut kazanıyor. Bu da şehre sadece tanıtım değil, üretim anlamında da katkı sağlıyor.

Bu etkileşimin doğru yönetilmesi bizim için çok önemli. O yüzden kültürel mirası koruyan, yerel değerleri öne çıkaran sürdürülebilir bir turizm anlayışıyla ilerliyoruz. Hedefimiz, kültür ve turizm arasında dengeli bir ilişki kurmak, çünkü biliyoruz ki kültürünü koruyan şehir, kimliğini de korur.

- Kültür ve turizmi iç içe geçirerek şehre özgü etkinlikler yaratma noktasında nasıl bir strateji izliyorsunuz?

Antalya’nın kültürü; tarihi, sanatı, mutfağı ve yaşam biçimiyle çok zengin bir birikime sahip. Bizim yaklaşımımız, bu değerleri korumak, aynı zamanda bugünün yaşamı içinde canlı tutmak. Dolayısıyla, kültür ve turizmi bir araya getiren; halkın ve ziyaretçilerin bu mirası doğrudan deneyimlemesini sağlayan işler yapmaya gayret ediyoruz. Antik tiyatrolarda konserler, müzelerde sergi ve söyleşiler düzenliyoruz. Gastronomi değerlerimizi, yerinde ve kaynağında tanıtacak çalışmalar yürütüyoruz. Her şeyin dijitalleştiği bir çağda, biz geçmişin izlerini bugünün insanıyla buluşturmanın yollarını arıyoruz.

Bu etkinlikleri hazırlarken şehre özgü unsurlara dikkat ediyoruz. Her ilçenin kendine has bir kültürel dokusu var. O yüzden merkezde büyük organizasyonlar yaparken, ilçelerde de yerel değerlere sahip çıkan etkili işler yapıyoruz. Bakanlığımızın hayata geçirdiği Kültür Yolu Festivalleri projesine dâhil olan Antalya Kültür Yolu Festivali, bunun en güzel örneklerinden biri.

Yani mesele sadece turistin ilgisini çekmek değil, şehrin kendi kültürünü kendi insanıyla da buluşturmak. Bizim derdimiz, kültürün yaşadığı yerin, onu sahiplenen insanlarla birlikte nefes alması.

- Yurt dışından gelen turistlere yönelik özel kültürel projeler var mı?

Yurt dışından gelen misafirlerimize yönelik kültürel projeler, bizim için önemli bir başlık. Antalya Kültür Yolu Festivali başta olmak üzere, Bakanlığımızın düzenlediği ya da desteklediği pek çok festivalde bu kitleye hitap eden etkinlikler yer alıyor. Uluslararası sanatçıların konserleri, sergiler, dijital ve etkileşimli uygulamalarla yabancı konuklara da doğrudan ulaşan bir içerik sunuluyor.

Gece Müzeciliği de bu kapsamda öne çıkan bir uygulama. Bakanlığımız tarafından geçtiğimiz yıl başlatıldı. Yaz aylarında, gündüz sıcaklıkları nedeniyle dışarı çıkmak istemeyen ziyaretçiler için akşam saatlerinde müze ve ören yeri gezmek çok daha cazip hale geliyor. Side’de yoğun ilgi gören bu uygulamayı, bu sezon Aspendos ve Patara ören yerleri ile Antalya, Alanya, Side ve Nekropol müzelerine de taşıyoruz.

Önümüzdeki dönemde gastronomi, el sanatları, geleneksel hikâyeler gibi kültürel zenginliklerimizi öne çıkaran projelere daha fazla yer vermek istiyoruz. Çünkü gelen turist sadece doğayı ya da tarihi görmekle yetinmiyor; kültürü deneyimlemek, onun bir parçası olmak istiyor. Biz de bu ilgiyi doğru içeriklerle karşılamaya çalışıyoruz.

- Gelen turistlerin kültürel etkinliklere katılımı konusunda ne gibi gözlemleriniz var?

Aslında bir şehre gelen turistin ilgisini sadece müzeyle ya da tarihi yapıyla sınırlı görmemek gerekir. Şehrin sokaklarında, meydanlarında kültürle karşılaşmak onları gerçekten etkiliyor. Son iki senedir Antalya Kültür Yolu Festivali sayesinde bunu çok net gözlemliyoruz. Etkinlik alanlarında sadece yerli değil, pek çok yabancı ziyaretçiyi de görmek mümkün. Sergilere giriyorlar, sokak gösterilerini izliyorlar, yerel lezzetleri tadıyorlar. Yani kültürle doğrudan temas kuruyorlar.

Zaten yıllardır Aspendos Opera ve Bale Festivali gibi köklü organizasyonlara düzenli olarak gelen yabancı misafirlerimiz var. Onların ilgisi de hiç azalmıyor. Özellikle uluslararası içerikli etkinlikler —dünyaca tanınan sanatçıların konserleri, sergileri— Antalya’da gerçekleştiğinde bu ciddi bir karşılık buluyor. Çünkü onlar için hem şaşırtıcı hem de etkileyici bir deneyim oluyor.

Bir de yerel, geleneksel değerlere dayalı etkinliklerin ayrı bir çekiciliği var. Çünkü o kültür, yabancı ziyaretçiler için tanıdık değil ama tam da bu yüzden ilgi çekici. Avrupa’da sokakta müzik dinlemeye, meydanda tiyatro izlemeye alışık olan biri, burada benzer bir atmosferde, farklı bir kültürel temsille karşılaştığında hem tebessüm ediyor hem de merak ve ilgiyle yaklaşıyor. Tabii bizim için bir avantaj. Ama temsilleri doğru ve özenli bir şekilde aktarmak gerekiyor.

Kısacası, şehrin kültürle yaşayan bir yer olduğunu hissettirmek çok önemli. Biz de bunu ne kadar görünür kılarsak, o kadar fazla ilgi görüyoruz. Geri dönüşler de bunu açıkça gösteriyor.

- Antalya'nın kültürel kimliğini güçlendirmek adına yürütülen projeler nelerdir?

Bir kentin kültürel kimliği, geçmişle bugünü buluşturan ortak hafızasıdır. Antalya da bu açıdan çok zengin bir şehir. Antik kentlerden müzelere, halk kültüründen Akdeniz’e özgü yaşam tarzına kadar pek çok değeri bir arada barındırıyor. Biz de bu zenginliği günü kurtaran işler yerine, sürdürülebilir bir yaklaşımla ele alıyoruz.

Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yürüttüğü Geleceğe Miras projesiyle önceliğimiz; arkeolojik mirası koruyup geleceğe aktarmak ve bu değerleri turizme kazandırmak. Bu kapsamda Antalya’nın farklı noktalarında kazı, restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları yoğun biçimde sürüyor.

Geçen yıl başlayan Gece Müzeciliği uygulamasıyla, müze ve ören yerlerinin akşam saatlerinde de ziyaret edilebilmesini sağladık. Bu sayede sıcak yaz aylarında turistlerin kültürel alanlara ilgisi arttı.

Çocuklara kültürel miras bilinci kazandırmayı amaçlayan Kültürel Miras Koruyucuları projemiz de bizim için çok değerli. Özellikle antik kentlerle dolu bir şehirde bu bilinci küçük yaşta aşılamak çok önemli.

Antalya Kültür Yolu Festivali gibi büyük çaplı etkinliklerle, şehrin kültürel alanlarını sanatla buluşturuyoruz. Türk Mutfağı Haftası gibi tematik programlarla da gastronomi mirasımızı öne çıkarıyoruz. TGA iş birliğiyle yürüttüğümüz tanıtım çalışmalarıyla, bu değerleri hem yurtiçinde hem yurtdışında görünür kılıyoruz.

Ayrıca İl Müdürlüğü olarak, tarihi Likya Yolu ile ilgili iki projede yer alıyoruz. Bu projelerle bir yandan bölgedeki işletmelere dijitalleşme ve sürdürülebilirlik desteği sağlanıyor, diğer yandan yürüyüş rotasının yönlendirme altyapısı yenilenerek daha güvenli ve erişilebilir hale getiriliyor.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Özetle mesele sadece korumak değil; yaşatmak, anlatmak ve paylaşmak. Bizim de tam olarak yapmaya çalıştığımız bu.

- Şehirde sanat ve kültürel faaliyetleri teşvik etmek için ne gibi programlar uygulanıyor?

Kültür ve sanatın şehir yaşamına doğrudan temas etmesi gerektiğine inanıyoruz. Yalnızca büyük organizasyonlar değil, yereldeki etkinlikler de destek alanımızda. Özellikle gençlerin kültür-sanatla daha fazla buluşmasını sağlayacak projelere öncelik veriyoruz. Yerel sanatçılara görünürlük kazandıran ve geleneksel değerleri yaşatan çalışmalar da aynı yaklaşımın içinde değerlendiriliyor.

Bu süreci, TGA bünyesinde başlatılan İl Tanıtım ve Geliştirme Programı kapsamında, Valiliğimiz başkanlığında kurulan Antalya İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulumuzla (https://itgp.tga.gov.tr/tr/program-hakkinda) birlikte yürütüyoruz. Kurulda şehrin kültür ve turizm alanındaki tüm paydaşları bir araya geliyor. Etkinlikler, Kurulda değerlendiriliyor; uygun görülenlere TGA aracılığıyla tanıtım desteği sağlanıyor.

Bu destek yalnızca görünürlükle sınırlı değil. Organizasyonların etkisini artıracak tanıtım kampanyaları, dijital içerik üretimi, ağırlama faaliyetleri gibi birçok alanda katkı sunuluyor. Bakanlığımız da uluslararası, ulusal veya yerel etkinliklerden nitelikli olanlara doğrudan destek vererek bu yapıyı güçlendiriyor.

Hedefimiz belli; Antalya’yla marka değeri kazandıracak kültür-sanat etkinliklerinin sayısını artırmak ve bu etkinlikleri yıl boyunca, şehrin dört bir yanına yaymak.

Festival ve Etkinlikler Üzerine
- Antalya'da düzenlenen en önemli kültürel etkinliklerden hangileri öne çıkıyor?

Antalya’da yıl boyunca düzenlenen ve şehirle özdeşleşmiş pek çok kültür-sanat etkinliği var. Hem halkımızın hem de yerli-yabancı misafirlerin ilgiyle takip ettiği, artık kente mâl olmuş organizasyonlar bunlar.

Son yıllarda öne çıkanlardan biri, Bakanlığımızın en kapsamlı kültür-sanat projelerinden; Türkiye Kültür Yolu Festivali. Antalya bu projenin final durağı. Geçtiğimiz yıl ikincisi düzenlenen Antalya Kültür Yolu Festivali, daha önceki sohbetimizde ayrıntılarıyla değindiğimiz üzere, konserlerden uluslararası ve dijital sergilere, tiyatrodan gastronomi ve çocuk etkinliklerine kadar, çok zengin bir içerikle gerçekleşti; şehir adeta bir kültür sahnesine dönüştü. Andy Warhol, Frida Kahlo, Pablo Picasso, Refik Anadol gibi dünya çapında sanatçıların eserleri; Chris Botti konseri gibi uluslararası etkinlikler de bu kimliği pekiştirdi. Türkiye Kültür Yolu Festivali, 2023’te Avrupa Festivaller Birliği’ne üye olarak uluslararası takvime de girdi.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. 30 yılı aşkın süredir düzenlenen Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali; Devlet Tiyatrolarımızın bu yıl 15’incisini gerçekleştirdiği Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali; 60 yılı geride bırakan Altın Portakal Film Festivali; AKRA Caz Festivali, Uluslararası Piyano Festivali, Kaleiçi Oldtown Festivali gibi kültür ve sanatın güzelliklerine ışık tutan festivaller, şehrin kültür hayatını yıl boyunca canlı tutuyor.

Daha yerel ama bir o kadar değerli organizasyonlar da var; İbradı-Ormana Üzüm Festivali gibi… Hem geleneksel kültürümüzü yaşatıyor hem de bölge zenginliklerinin tanıtımına katkı sağlıyor.

Kısacası, Antalya’da kültür ve sanat belli bir döneme ya da mekâna sıkışmıyor. Şehrin dört bir yanında yıl boyunca canlı bir üretim var. Biz de bu çeşitliliğin sürdürülebilir şekilde artması için elimizden geleni yapıyoruz.

- Şehrin kültürel ve sanatsal anlamda dünya sahnesinde daha fazla yer bulması için planlarınız neler?

Antalya zaten turizmde dünyanın sayılı şehirlerinden biri. Ama biz bu kimliği sadece turizmle sınırlı görmüyoruz. Kültür, sanat ve yerel değerlerle daha da derinleştirmek istiyoruz. Bu yüzden uluslararası görünürlüğü artıracak etkinlikler, stratejik iş birlikleri ve güçlü tanıtım adımlarına ağırlık veriyoruz.

Antalya Kültür Yolu Festivali bu alanda önemli bir adım oldu. Dünyaca ünlü sanatçılar ve etkinliklerle şehir, kültürel bir buluşma noktasına dönüştü. Bu deneyimi daha da yaygınlaştırmak, sürdürülebilir içeriklerle çeşitlendirmek istiyoruz.

Tanıtım çalışmalarımızda TGA çok güçlü bir ağ kurmuş durumda. Yurt dışından ağırladığımız sektör temsilcileri, basın mensubu veya içerik üreticileriyle Antalya’yı sadece görüntüler değil, deneyimler üzerinden de anlatmak istiyoruz; yani kentin tarihini, doğasını, yaşam tarzını yerinde hissettirmek. Bu yaklaşımı daha sistemli ve sürdürülebilir hale getirmeyi hedefliyoruz.

Bu yıl ayrıca güzel bir gelişme yaşandı: Antalya, 2025 yılı için D-8 Turizm Şehri unvanına layık görüldü. Bu kapsamda düzenlenecek etkinliklerle hem şehrimizi bu ülkelerde tanıtacağız hem de karşılıklı iş birlikleri geliştirme fırsatı bulacağız.

Önümüzdeki dönemde kültür-sanatın daha çok insana ulaştığı bir yapı kurmak istiyoruz. Kültürel üretimi destekleyecek yaratıcı alanlar ve bu alandaki aktörleri bir araya getirecek platformlar oluşturmak da değerlendirdiğimiz başlıklar arasında.

Tüm bu süreçlerde İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulu çatısı altında, şehirdeki tüm paydaşlarla birlikte, ortak akılla ilerlemeye özen gösteriyoruz.

- Uluslararası organizasyonları daha fazla çekmek için ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Antalya, uluslararası organizasyonlar açısından güçlü bir şehir ancak biz bu potansiyeli daha etkili kullanmak istiyoruz. Spordan kültür-sanata kadar şehrin kimliğine katkı sağlayacak organizasyonları buraya çekmek için tanıtım ve altyapı çalışmalarımız sürüyor.

Bu süreç, Valiliğimizin öncülüğünde İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulu çatısı altında yürütülüyor. TGA da projelere dijital kampanyalar, fuar katılımları, basın ve influencer programlarıyla güçlü destek veriyor. Böylece Antalya hem turizmdeki çeşitliliğiyle hem de büyük organizasyonları ağırlama kapasitesiyle dünyada görünürlük kazanıyor.

Ayrıca şehirde düzenlenen uluslararası etkinliklerde, TGA ile birlikte hedef kitleye özel tanıtım ve PR çalışmaları da yapıyoruz.

Amacımız, Antalya’yı sadece bir tatil destinasyonu değil; kültürü, etkinlikleri ve ev sahipliği gücüyle öne çıkan uluslararası bir şehir olarak konumlandırmak.

Müzeler ve Tarihi Mekânlar Üzerine
- Antalya'daki tarihi yapılar ve müzelerin korunması adına yürütülen çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Tarihi yapılar ve müzeler bir şehrin hafızasıdır. Biz de bu hafızayı koruyup geleceğe taşımak için ciddi bir emek veriyoruz. Bu alandaki en kapsamlı çalışmalarımızdan biri, az önce de bahsettiğim gibi, Geleceğe Miras projesi. Gazipaşa’dan Kaş’a kadar, Antalya’nın dört bir yanında antik kentlerde kazı, restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları yapıyoruz. Bakanlığımız da bu sürece şimdiye kadar olmadığı kadar güçlü bir lojistik ve finansal destek sağlıyor.

Side bu işin en dikkat çeken örneklerinden biri. Antik liman çevresindeki kazılar, tapınakların ayağa kaldırılması, gece aydınlatmaları ve yürüyüş rotalarıyla bölge çok yönlü bir dönüşüm yaşadı. Türkiye’nin ilk Turizm ve Seyahat Kütüphanesi de yine burada, tarihi bir yağhane binasında hayata geçirildi.

Müzelerimiz de bu sürecin önemli parçası. Onları sadece sergi alanı olarak değil; anlatan, bağ kuran, sosyal yaşama katkı sunan mekânlar olarak görüyoruz. Bu anlayışla Side Arkeoloji Müzemiz ve Alanya Atatürk Evi Müzemiz, ihtiyaçları doğrultusunda ve çağdaş müzecilik yaklaşımıyla yenilenerek tekrar ziyarete açıldı.

Bakanlığımız, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde ziyaretçilerin sadece eserleri izlemekle kalmayıp mekânı keşfettiği ve deneyimlediği bir yapı oluşturmak üzere yenileme sürecini başlattı. Hedefimiz, her yaştan ziyaretçiye hitap eden daha canlı ve etkileşimli bir müze deneyimi sunmak. Kemer’e de bir Sualtı Arkeoloji Müzesi kazandırmaya yönelik çalışmalar devam ediyor.

Ecdat yadigârı yapılarımıza da Vakıflar Genel Müdürlüğümüz ve Valiliğimizle iş birliği içinde sahip çıkıyor, bu yapıları özgün mimarisini koruyarak kamusal hayata yeniden kazandırıyoruz. Orijinal taşlarıyla restore edilip tekrar ibadete açılan; aynı zamanda müze niteliği de kazandırılan Şehzade Korkut Camii, bu yaklaşımın anlamlı örneklerinden biri.

Esasen amaç, bu yapıları sadece onarmak değil, kültürel yaşama da yeniden dâhil edebilmek.

- Yeni kültürel mekânlar veya müzeler açılması gündemde mi?

Kültürel mekân dediğimizde akla sadece bir bina gelmemeli. Bazen bu bir müze oluyor, bazen bir meydan, bir seyir noktası ya da geçmişle bağ kurabileceğimiz bir ören yeri. Şehir büyüdükçe, yaşam şekli değiştikçe, kültürel alanlara duyulan ilgi ve ihtiyaç da değişiyor. Kimi zaman bu ihtiyaçlara göre yeni alanlar oluşturuluyor, kimi zaman da yürütülen çalışmalar sonucu bir yerin taşıdığı değer gün yüzüne çıkıyor.

2023 yılında Bakanlığımız tarafından ziyarete açılan Nekropol Müzesi, bu yaklaşımın güçlü bir örneği. Doğu Nekropol Alanı’nda yapılan kazılarda çok sayıda mezar, iskelet ve envanterlik eser ortaya çıktı. Bu kadar yoğun ve yerinde anlam kazanan buluntuların, ait olduğu alanda, bir müze çatısı altında değerlendirilmesine karar verildi. Alanda inşa edilmekte olan yapı, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlandıktan sonra nekropol, Bakanlığımıza devredildi. Türkiye’de bir ilk olan bu müze, sadece sergi alanı değil; aynı zamanda kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan, yaşayan bir mekân. Belediyeyle kurulan iş birliği de sürece değerli katkı sundu.

Bunun yanında az önce ifade ettiğim gibi, Kemer ilçemizde kurulması planlanan Sualtı Arkeoloji Müzesi için çalışmalar sürüyor. Antalya Arkeoloji Müzemizi de kentin kültürel kimliğine yakışacak şekilde yenilemek üzere hazırlıklar devam ediyor.

Tüm bu çalışmaların ortak amacı, kültürel mirasımızı korurken bugünün hayatına da değer katmak.

Genel İş Birliği Mekanizmaları
- İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile yerel belediyeler arasında nasıl bir koordinasyon mekanizması var?

Yerel yönetimlerle yürüttüğümüz iş birliği aslında bizim sahadaki en önemli dayanaklarımızdan biri. Hangi alanda çalışıyorsak—kültür, turizm, tanıtım, etkinlik—orada ihtiyaca göre mutlaka bir iletişim, bir eş güdüm var.

Her projeye göre bu iş birliği şekilleniyor. Valiliğimizin koordinasyonunda düzenli toplantılar yapılıyor, görev paylaşımı netleştiriliyor. Biz İl Müdürlüğü olarak hem Bakanlığımız ve TGA hem de İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulumuz aracılığıyla yerel belediyelerimizin yürüttüğü organizasyonlara katkı sunmaya, destek vermeye gayret ediyoruz. Özellikle şehrimizin ve ilçelerimizin uluslararası tanıtımına katkı sağlayan etkinliklerde bu iş birliği daha da güçleniyor.

Özetle, biz aynı takımdayız. Ortak hedefimiz Antalya’nın kültürel ve turistik değerlerini en iyi şekilde ortaya koymak. Bu da ancak birlikte çalışarak mümkün oluyor.

- Belediyelerle ortaklaşa yürütülen en önemli kültürel ve turistik projeler hangileri?

Belediyelerle yürüttüğümüz pek çok çalışma var ama bu iş birliğini sadece tek tek projelerle sınırlı görmüyoruz. Özellikle uluslararası kültür-sanat etkinliklerinde, şehir merkezi ve alt destinasyonlarımızın markalaşmasına katkı sağlayacak süreçlerde sık sık yan yana geliyoruz.

Geçtiğimiz yıl İbradı-Ormana’nın Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından “En İyi Turizm Köyü” seçilmesi ve İbradı’nın uluslararası Cittaslow ağına katılması sürecinde İbradı Belediyesiyle yürütülen çalışmalar güzel bir örnek. Benzer şekilde, UNWTO tarafından 2023 yılında İyileştirme Programı’na dahil edilen Kale Üçağız’ın da En İyi Turizm Köyü unvanı için hazırlanmasında, yine Kaymakamlığımız ve Demre Belediyemizle eş güdüm içinde çalışıyoruz.

Kültür Yolu Festivali gibi büyük organizasyonlarda zaten birçok kurumla doğal bir iş birliği gelişiyor. Bakanlığımız, Valiliğimiz, belediyeler, sanatçılar, sivil toplum temsilcileri... Herkes sürece kendi alanında katkı veriyor. İhtiyaca göre, mekân düzenlemesinden tanıtıma, ulaşımdan güvenliğe kadar pek çok konuda birlikte hareket ediyoruz.

Ayrıca daha küçük çaplı yerel kültürel etkinliklerden, kültürel mirasımızın korunmasına yönelik çalışmalara kadar birçok başlıkta belediyelerle temas hâlindeyiz. Sonuçta bu şehre değer katan her işte, katkı sunan herkesin emeği çok kıymetli.

- İş birliği yapılırken karşılaşılan en büyük zorluklar neler ve bunlar nasıl aşılıyor?

Farklı kurumların bir araya geldiği her yapıda zaman zaman fikir ayrılıkları, öncelik farklılıkları ya da bürokratik süreçlerden kaynaklı bazı gecikmeler yaşanabiliyor. Bu aslında her büyük şehirde, her ortak çalışmada karşılaşılabilecek olağan durumlar. Biz bu tür durumlarda diyaloğu ve karşılıklı anlayışı ön planda tutuyoruz.

Özellikle Valiliğimizin koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda bu tür zorluklar genelde hızlı bir şekilde aşılabiliyor. Ortak hedefe, yani şehrin kültürel ve turistik gelişimine odaklandığınızda, çözüm bulmak da kolaylaşıyor.

Antalya gibi büyük, dinamik ve çok aktörlü bir şehirde, uyumla çalışmak her zaman kolay değil ama bu süreci doğru yönettiğinizde ortaya çok güçlü işler çıkıyor. Biz de bu anlayışla ilerlemeye gayret ediyoruz.

Birlikte Etkinlikler ve Organizasyonlar
- Yerel belediyelerle birlikte düzenlenen kültürel etkinlikler ve festivaller hangileri?

Yerel belediyelerimizle kültürel alanda zaman zaman çok verimli iş birlikleri yapıyoruz. İbradı-Ormana Üzüm Festivali gibi geleneksel etkinliklerde ya da Kaş Uluslararası Kısa Film Festivali gibi tematik organizasyonlarda Valiliğimizin ve İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulumuzun destekleriyle; Bakanlığımız ve TGA’nın yanı sıra İl Müdürlüğü olarak katkı sağlıyoruz.

Kültür Yolu Festivali gibi geniş kapsamlı projelerde ise genel hatlar Bakanlığımızca belirleniyor. Ancak festivalin yerel ayağını oluşturan etkinliklerde, ilgili paydaşlarla birlikte değerlendirmeler yapılarak ihtiyaçlara göre iş birlikleri de mümkün olabiliyor.

Benzer şekilde, Türk Mutfağı Haftası gibi ulusal-uluslararası temalı organizasyonlarda da yerel belediyelerimizin katkısıyla ilçelerde güzel çalışmalar yürütüyoruz. Burada amaç, kültürel zenginliği yerelden genele doğru yaymak ve bu değeri daha fazla kişiye ulaştırmak.

- Belediyelerin turizm sektörüne yönelik destekleri ve Müdürlüğün bu süreçteki rolü nedir?

Belediyelerimiz turizme katkı sağlayacak pek çok alanda sorumluluk üstleniyor. Altyapının iyileştirilmesinden çevre düzenlemelerine, festivallerden, çok çeşitli kültür-sanat etkinliklerine kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yürütüyorlar.

Biz de İl Müdürlüğü olarak bu çalışmaların şehrin kültürel kimliğiyle uyumlu ve sürdürülebilir bir turizm anlayışıyla ilerlemesi için katkı sunmaya çalışıyoruz. Özellikle tanıtım süreçlerinde, etkinliklerin kültürel boyutunun güçlendirilmesinde ve ulusal-uluslararası organizasyonlarda birlikte hareket ettiğimiz birçok başlık oluyor.

İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulumuz aracılığıyla yürütülen iş birlikleriyle de bu süreci daha planlı ve koordineli bir yapıda yürütmeye gayret ediyoruz.

- Belediyelerin kültürel mirasın korunmasına yönelik katkıları nelerdir?

Kültürel mirasın korunması sadece fiziki müdahalelerle değil, aynı zamanda bu mirasın yaşatılması ve tanıtılmasıyla da ilgili. Belediyelerimiz de bu konuda pek çok alanda önemli katkılar sunuyor. Restorasyon, çevre düzenlemesi gibi somut işlerin yanı sıra; etkinlikler, festivaller ve farkındalık çalışmalarıyla kültürel mirasın görünür olmasına destek oluyorlar.

Bazı durumlarda, ilgili kurumlarımızın gözetiminde yürütülen arkeolojik çalışmalara da katkı sağlayabiliyorlar. Biz de bu süreçlerin kültürel hassasiyetle ve mevzuata uygun şekilde yürütülmesine destek oluyoruz.

Sonuçta hepimizin amacı ortak: Bu mirası koruyarak, bugünden yarına sağlıklı bir şekilde aktarmak.

- Kültürel mirası koruma noktasında belediyelerle nasıl bir yol haritası oluşturuluyor?

Kültürel mirasın korunması, birçok kurumun ortak sorumluluğu. Bu noktada belediyelerimizle yürütülen çalışmalar da oldukça kıymetli. Yol haritası dediğimiz şey, aslında ihtiyaçlara ve alanın özelliklerine göre şekilleniyor. Valiliğimizin öncülüğünde, ilgili kurumlarla birlikte hareket edilen pek çok süreç oluyor.

Biz İl Müdürlüğü olarak, bu süreçlerde hem Bakanlığımızın koruma politikaları doğrultusunda yönlendirme yapıyoruz hem de gerekli iş birliklerini desteklemeye çalışıyoruz. Önemli olan, herkesin aynı hedefe odaklanması. Zaten o sağlandığında süreç doğal olarak ilerliyor.

- İl Müdürlüğü, belediyelerle iş birliği yaparak nasıl daha fazla turist çekmeyi hedefliyor?

Antalya’nın sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel zenginliğiyle de öne çıkmasını istiyoruz. Daha fazla turistin şehre gelmesi kadar, gelenlerin daha derinlikli bir deneyim yaşaması da bizim için önemli.

Bu yüzden tanıtım gücü yüksek etkinlikleri desteklemeye, kültürle turizmi buluşturan projelere belediyelerimizle birlikte katkı sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulu üzerinden, uluslararası tanıtıma katkı sağlayacak iş birlikleri gelişiyor.

Festival, gastronomi, kültürel rota gibi başlıklarda şehrin farklı yönlerini öne çıkaran içerikler oluşturulmasına önem veriyoruz. İl Müdürlüğü olarak bu sürece, kültürel dokuyu koruyan ve turizmi daha nitelikli, daha cazip hale getirecek katkılar sunmaya çalışıyoruz.

 

Bütçe ve Kaynak Yönetimi
- Kültürel projeler ve turizm çalışmaları için belediyelerle nasıl bir bütçe paylaşımı söz konusu?

Her kurumun kendi bütçesi ve sorumluluk alanı belli elbette. Belediyeler de kültürel ve turistik projelere kendi planlamaları doğrultusunda kaynak ayırabiliyor. Biz ise İl Müdürlüğü olarak, Bakanlığımızın desteklediği projeler kapsamında yürütülen faaliyetlerde görev ve yetki çerçevemizde katkı sunuyoruz.

TGA da bu sürece özellikle tanıtım, iletişim ve ağırlama başlıklarında ciddi destek sağlıyor. Gerektiğinde ortaklaşa yürütülen çalışmalarda herkes kendi imkânıyla sürece katkı koyuyor. Aslında önemli olan bütçeden çok, işin niteliği ve kurumlar arası uyum. O sağlandığında kaynaklar da en verimli şekilde kullanılıyor.

- Ortak projelerde finansman desteği nasıl sağlanıyor acaba?

Ortak projelerde finansman konusu genelde projenin niteliğine, kapsamına ve yürütücü kurumlara göre şekilleniyor. Her kurum kendi bütçesi ve yetki alanı çerçevesinde katkı sunuyor. Belediyeler kendi kaynaklarından destek sağlayabiliyor; Bakanlığımız da uygun görülen projelere doğrudan ya da dolaylı yollardan destek verebiliyor.

Ayrıca İl Tanıtım ve Geliştirme Kurulu çatısı altında yürütülen projelerde, TGA'nın tanıtım, iletişim ve ağırlama alanlarında sağladığı destekler de önemli bir tamamlayıcı unsur oluyor. Herkesin imkânı ölçüsünde katkı sunduğu bir yapı söz konusu diyebiliriz.

 

Sürdürülebilirlik ve Gelecek Planları
- İl Müdürlüğü ile belediyeler arasında sürdürülebilir turizm konusunda yapılan çalışmalar nelerdir?

Sürdürülebilir turizm konusu bugün artık bir tercih değil, zorunluluk. Bakanlığımızın öncülüğünde yürütülen Ulusal Sürdürülebilir Turizm Programı bu konuda çok güçlü bir çerçeve sunuyor. Biz de İl Müdürlüğü olarak hem kendi yürüttüğümüz çalışmalarda hem de belediyelerle kurduğumuz iş birliklerinde bu çerçeveyi temel alıyoruz.

Side’de Bakanlığımız-TGA ve Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) ile eş güdüm içinde başlattığımız Side Sürdürülebilir Destinasyon Programı, bu işin en somut örneklerinden biri. Süreç ilerledikçe, yerel yönetimlerin de daha aktif şekilde dâhil olacağı yapılar—örneğin komisyonlar—oluşacak. Zaten ilgili belediyelerimizle ve Büyükşehir Belediyemizle görev alanlarına göre koordinasyon sağlanıyor.

Yani bir yandan bugünü yönetirken, bir yandan da gelecekte nasıl bir turizm bırakmak istediğimizi hep birlikte şekillendirmeye çalışıyoruz.

- Yerel yönetimler ile ortaklaşa geliştirilen uzun vadeli stratejiler var mı?

Uzun vadeli stratejiler dediğimizde, aslında birçok paydaşın katkısıyla zamanla şekillenen bir ortak yön arayışından söz ediyoruz. Yerel yönetimlerle kurduğumuz diyalogda da bu anlayış ön planda.

Sürdürülebilir turizm başlığı altında, bizi aynı masa etrafında buluşturan pek çok ortak hedef var. Şehrin kalıcı kültür-sanat etkinliklerini daha nitelikli hâle getirmek, uluslararası ölçekte ses getirecek yeni etkinlikler kazandırmak, Antalya’yı kültür-sanatın önemli merkezlerinden biri haline getirmek bunlardan sadece bazıları. Aynı zamanda şehir halkının kültürel yaşama daha kolay erişebilmesi, çevrenin korunması, ziyaretçi memnuniyetinin artırılması, turizmin 12 aya yayılması gibi hedefler de bu çabanın bir parçası.

Bu vizyon aslında hepimizin ortak zemini. Belediyeler kendi görev ve sorumlulukları çerçevesinde; biz de İl Müdürlüğü olarak Bakanlığımızın çizdiği çerçevede, süreci birlikte besliyoruz. Ortaya konan hedefler doğrultusunda, karşılıklı anlayış ve iş birliğiyle ilerlemeye gayret ediyoruz.

 

Candemir Bey, bu çok detaylı ve aydınlatıcı sohbet için teşekkür ederim.

Çeşitli kültür/sanat ortamlarında çokça dile getirilen, Antalya’da sanat politikası oluşumu için sorumluluğu olan her paydaşın bu takım oyununda yerini alacağına şüphe yok! Aynı hedef için!

Rota: Sanat Şehri Antalya          

 

Dr. Candemir Zoroğlu Kimdir?


Candemir Zoroğlu 1982 yılında Bursa’da doğmuştur. Lisans ve yüksek lisans öğrenimini Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde tamamlamıştır. 2014 yılında Ankara Üniversitesi’nde tamamladığı çalışmasıyla Doktor unvanı almaya hak kazanmıştır. 2007 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çeşitli birim ve kademelerde görev yapan Candemir Zoroğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı temsilen UNESCO, Avrupa Konseyi ve Milletlerarası Müzeler Konseyi’nin toplantılarında konuşmacı ve delegasyon üyesi olarak görevlendirilmiş, farklı ülke ve kurumlarla yürütülen müzakerelerde heyet üyesi olmuştur. Ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış makaleleri vardır. Evli ve bir çocuk babası olan Zoroğlu iyi derecede İngilizce bilmektedir.

(Özgeçmiş Kaynak: Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü web sitesi)

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.