Kültür Yolu Festivali kapsamında, Şebnem Bahar Galeri’deki sergiye gideceğim diye düşünürken; aslında bir büyülü dünyaya tanıklık edeceğim aklıma gelmemişti…Gizem Cantürk; “Goart.club’ün “Sürdürülebilir Gelenek, Sanatta Gelecek” köşesinin konuğu oldu.Bugün…alışılmışın dışında, geleneksele yeni bir boyut kazandırmış bir sanatçı ile bu sohbet gerçekten heyecan verici.
Gizem Cantürk’ün ilk sergisi imiş. Devamı çok hızlı gelecektir. Kendisi, çalışmaları ve anlatımı ile, tam bir ekip. Gerçekten; bu tamamen benim kendi iç sesim… Az kişide görülen; bir bütünlük hali var sevgili genç sanatçıda. “Bütünlük” derken neyi kastettim? Çalışmalarında yarattığı o mistik ortamın o kadar ortasındaki sanki kendisiz ve tüm çalışmaları bir takım olarak sizi karşılıyor…Çok etkileyici.
Mevlana’nın bir sözü/cümlesinin bir kilim/halı deseni ile buluşmasını beklemiyordum ki…Buluşmakla kalmamış, o söz/o cümle, o desenle konuşuyor. “Cantürk’ün eserlerinde motifler sadece desen değil, birer anlatı taşıyıcısı. Her form, geçmişin dokusunu bugünün estetiğiyle yeniden örüyor.” Cantürk’ün sabırla işlenmiş detayları, anlamın da sürdürülebilir olabileceğini gösteriyor.”
• “Olduğu Gibi” koleksiyonunda geleneksel motifler hangi yollarla dönüşüme uğruyor? Bu dönüşüm sürdürülebilirliğin hangi boyutuna işaret ediyor?
Eserlerimdeki “doku” kavramı aslında bir aracı. Kişinin kendiyle kurduğu bağın, dokunun ve hislerin bir yansıması. Dokular ve motifler anlam arayışıyla birlikte form ve yapısal değişikliklere uğruyor; bazen bir sembol, bazen bir yazı, bazen de bir yapı bozum hâline dönüşüyor. Duygusal aktarımlar gibi, doku ve motiflerin de bizlerle kurduğu bilinç dışı bağları geçmişten günümüze bir hatırlatıcı ve taşıyıcı olarak görüyorum.
• Mevlâna’nın “kabul” ve “teslimiyet” kavramları, bugünün sanat üretiminde nasıl bir direnç ya da esneklik alanı yaratıyor olabilir?
Benim için teslimiyet kavramı yolculuk hâli gibi: dirençsizlik. Tam da burada düşünceler değişiyor, akış hızlanıyor, formlar esneklik kazanıyor. Düşüncelerin hikâyeye dönüşmesi derinleşiyor. Kabul edilen her duyguda, sanatta ve ruhta “formsuzluğun” ta kendisi oluşuyor.
• Eserlerinizde geçmişin izleriyle geleceğin potansiyeli arasında nasıl bir köprü kuruyorsunuz? Bu köprüde gelenek sadece bir kaynak mı?
Geçmişin izlerinin ruhlarımızla görünmez bir bağı olduğuna inanıyorum. Geleneği, sadece bir kaynak olmanın ötesinde, yaşayan ve aktarılan dokular ve ilmekler olarak tanımlıyorum. Kolektif bellekte kültürel bu dokuların taşıdığı sezgileri ve hisleri illüstrasyonlarımda izleyiciye sunuyorum.
Köklerle olan bağın kabulü ve dönüşümüyle kişinin anda, yaşamında asıl özgürlüğü ve anlamı yakalayabileceğini düşünüyorum.
• “Motiflerimizle yaşayan mekânlar” yaklaşımınız, kültürel mirasın korunmasında nasıl bir stratejik model olabilir?
İzlerini kaybetmeye başlamış dokuları ve motiflerimizi hatırlatmanın en önemli noktası aslında mesajın kendisi. Hızlı ve kaotik yaşadığımız bu çağda insanların farklı formlarda bu dokuları, sözleri ve motiflerin birleşimini görüp yeniden benimsemesi ve o ağa tekrar bağlanmasını sağlamak…Eserlerimi sadece bir tablo değil, bir “mesaj taşıyıcısı” olarak görüyorum. Bu mesajların sınırlar ötesinde başka insanlara ulaşıp bir his belleği yaratacağına inanıyorum.
• “Her kayıp yeni bir varoluşa kapı aralar” fikri, bugünün sanatçısı ya da izleyicisi için nasıl bir gelecek tahayyülü sunuyor?
Aslında tamamen güven hâli… Şu anda çok uzak olduğumuz bir kavram. Kişinin kontrol etme duygusu içinde kaybolduğu bir nokta.
Biten enerjilerin başka kapıları araladığı inancı, kişiye bu dünyadaki en büyük özgürlüğü veren duygu bence. Bu hâl, kişiye kalıpsız ve yargısız bir öz-şefkat alanı tanımlıyor. Bu hissin içinde olma hâli, kişinin kendi yolunu sevmesine ve akışına güvenmesine olanak sağlıyor.
• “Sanatta gelecek” neye benziyor: daha çok köklere mi uzanıyor, yoksa yeni anlatı biçimlerine mi?
Bence her ikisine de diyebilirim. Sanatçının neyle ve nasıl bağ kurduğuyla ilgili bir durum.
“Gelenekten Geleceğe; dokular ve motifler” yaklaşımım bu yüzden iki soruya da cevap veriyor.
Geçmişin hafızası olmadan gelecek olmaz. Ben köklere indikçe yenilenen ve yolunu güzelleştiren biriyim. Doğadaki kavramla bile köksüzlük kabul edilemez. İnsanların da görünmez kökleri ve bağları vardır. Uygun olmayan topraklarda, yanlış yerlere ekilmiş bitkiler gibi yaşayan insanlar…
Kişinin benliğini, köklerini keşfetmesi ve ruhunda doğru topraklarda kendini büyütmesi amaç. Eserlerimdeki “öze yolculuk” daveti bu yüzden benim için anlam kazanıyor.
Sevgili Gizem Cantürk, bu keyifli sohbet için teşekkür eder, hiçbir iddiam yok, sadece bir izleyici olarak bile; sanat ortamına yeni bir soluk getirdiğinizi hissedebiliyorum. … çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Gizem Cantürk Kimdir?
1990 yılında Sakarya'da doğan Cantürk ,2012 yılında Dumlupınar Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünden mezun olduktan sonra Antalya'da çeşitli reklam ajanslarında çalışmıştır.2014 yılında Floransa'daki IED- Istituto Europeo di Design'da proje bursu kazanarak yüksek lisans eğitimini dereceyle tamamlamış ve ardından 2016 yılında Antalya'da kendi reklam ajansını kurmuştur.
Gençlik yıllarından itibaren çizime olan tutkusunu mesleğiyle birleştiren ve ardından yaratma duygusunun peşinden giden Cantürk 2019 yılında radikal bir kararla ajans faaliyetlerine son verip özünden beslendiği ve tutkusu olan illüstrasyon çalışmalarına odaklanmaya başlamıştır.
Tasarımlarında, “GELENEKTEN GELECEĞE; MOTİFLERİMİZLE YAŞAYAN MEKANLAR” bakış açısıyla; hızlı ve karmaşık dünyalarımıza bir pencere açarak bireylerin duygularını ve hislerini yeniden hatırlamalarını amaçlayan sanatçı; geçmişe ait dokular, güçlü mottolar ve derin anlamlar barındıran detaylarla, insanı kendine dönmeye ve anda kalmaya davet ediyor. Geleneksel motiflerle harmanlanan bu özgün eserler, Türk kültürüne ve değerlerine yeni bir anlam kazandırırken, dünya çapında sanatseverlerle buluşarak kültürel mirasın evrensel bir dille aktarılmasını sağlıyor.
"Var olanı dönüştürmek, yeniden yapılandırmak ve zamanın izlerini kurgusal bir bütünlük içinde yorumlamak…"
Cantürk, tasarımlarında formları özgürleştirerek izleyiciyi yaşayan bir hikâyenin içine davet ediyor. Geleneksel ve modern unsurları bir araya getirerek, eserlerinde zamanın izlerini yeniden kurgulayan bir perspektif sunuyor. Her tasarım, geçmişin dokusunu ve geleceğin potansiyelini harmanlayarak, izleyiciye kendini keşfetme ve hislerini yeniden hatırlama fırsatı veriyor.
Zamanın izlerini yeniden kurgulayarak formları özgürleştiren sanatçı, tasarımlarını izleyiciyle yaşayan bir hikâyeye dönüştürdüğünü ifade ediyor.
Geleneksel Türk motiflerini modernize ederek koleksiyonlar oluşturan Cantürk’ün bu zamana kadar;
10 Koleksiyonu ve 100’e yakın eseri bulunmaktadır.
(Kaynak: www.justcoha.com)
Gizem Cantürk İletişim:
Instagram: https://www.instagram.com/justcoha?igsh=MXAxcHpiMzNibW13cg==
Web Sitesi: https://www.justcoha.com
Gizem Cantürk "Olduğu Gibi" Koleksiyonu




