Müzik olağanüstü bir güce sahiptir: sınırları aşar, dil ve kültürel bariyerleri ortadan kaldırır ve insanları derin ve beklenmedik şekillerde birbirine bağlar. İster nostaljik bir melodi olsun, ister herkesi dans ettiren ritimler veya ortak duygulara tercüman olan sözler—müzik evrensel bir dil yaratır.
Büyük konserleri düşünelim, binlerce insanın nereden geldiği fark etmeksizin aynı şarkıyı hep birlikte söylemesi gibi. Ya da nesiller boyunca yankılanan, hikayeler, hayaller ve mücadeleler taşıyan şarkıları. Basit bir nota kombinasyonu bile dünya çapında kalpleri ve zihinleri birbirine bağlayan görünmez bir ipliğe dönüşebilir. Ve bircmüzik enstümanı çalabiliyor olmak ise büyük ayrıcalık değil midir?
Ayrıcalık; sadece enstrümanı çalmakla da sınırlı değil. Kimi müzik sanatçısı bir enstrümanı çalmaz, onunla konuşur… Lelya Bayramoğulları da flütüyle konuşan, bir sanatçı. Ulusal/uluslararası sahnelerde ayakta alkışlanan bu zarif yorumcu, köklerini unutmadan ilerlemenin mümkün olduğunu her defasında hatırlatıyor
Lelya Bayramoğulları, İzmir’de başladığı flüt eğitimini Almanya ve Türkiye’de ileri düzey çalışmalarla derinleştirmiş; Antalya’da hem eğitimci hem de orkestra sanatçısı olarak güçlü bir kariyer kurmuş. Uluslararası sahnelerde solo resitallerden yarışma jüri üyeliğine, markalaşmadan sosyal sorumluluk projelerine kadar uzanan bir portföyle öne çıkmakta.
Lelya Hanım, müzik evrensel bir dil ve bence müzikle uğraşmak bir ayrıcalık.
*Sanatın evrenselliği hakkında ve Müziğin insanları birleştirme gücü hakkında düşünceleriniz neler?*
Türkiye’de aldığınız eğitim sonrasında
**Folkwang Müzik Akademisi’nde eğitim almak sanatınıza nasıl katkı sağladı?** Almanya’daki müzik eğitimi ile Türkiye’deki eğitim arasında nasıl farklar gözlemlediniz?
*Kültürel farklılıklar müziğinizi nasıl etkiliyor?*
**
**Bir eseri yorumlarken hangi unsurlara öncelik veriyorsunuz?** Teknik mükemmeliyet mi, yoksa duygusal derinlik mi sizin için daha önemli?
*
Bir söyleşide rastladım;
*Ece Karsal** ile birlikte Marmara Flüt Orkestrası’nda sahne almışsınız
*Eugene Magalif**’in *Reflections* adlı eserinin Türkiye prömiyerini gerçekleştirdi
*Jean-Pierre Rampal, Aurèle Nicolet, Robert Wendorf, Michael Epstein, Martin Koffler, András Adorján ve Lora Oşavkova** gibi dünyaca ünlü flütistlerle ustalık sınıflarında çalışma fırsatı bulmuşsunuz
*Antalya Devlet Senfoni Orkestrası** ile uzun yıllardır konserler veriyorsunuz
*Trio Patara ve Attaleia Trio** ile çeşitli müzikal projelerde yer almışsınız.
Bu ortak çalışmaların her birinde mutlaka sizin ya da diğer sanatçıların öne çıktığı durumlar olmuştur. Başarılarınızdan anlaşılıyor ki; şu çok bahsedilen “ünlenmiş sanatçı egoizmini” aşmıs bir ünlü sanatçısınız bu bağlamda
Genç flütistlere en önemli tavsiyeniz ne olur*
Aldığınız ödüller, uluslararası yarısmalarda jüri üyelikleri özverili çalışmaların sonucu...
Sizin yetiştirdiğiniz ve sizin ulaştığınız bu başarılara uzanacağına inandığınız gelecek vaadeden flüt sanatçıları varsa isimlerini paylaşabilir misiniz?
*Gelecekte sanatsal vizyonunuzu nasıl geliştirmeyi planlıyorsunuz?** Yeni projeleriniz veya hedefleriniz var mı?
Son olarak, besteleriniz var mı?
Paylaşabilir misiniz?